12 Haziran 2010 Cumartesi

Öndeki Arabayı Takip et!

Bence her insanın hayalinde, bir taksiye binip "Öndeki arabayı takip et!" demek vardır. Böyle bir hayali olmadığında ısrarlı olan insana inanmam!

Geçenlerde odama dolap almak için Koçtaş'a gittim. Ucuza dolap buldum diye sevinirken nakliye ve montajın ek fiyatını hesaba katmamışım. Dolaplar bir anda yalan oluverdi ücretleri duyunca. Sonra evdekilerle konuşuldu falan, Koçtaş'taki kız da taksiyle götürebileceğimiz konusunda bizi ikna edince, dolabı almaya karar verdik.

Aslında bunları taksiyle götürme olayı bambaşka bir macera ama onu anlatmıyorum.

Dolapla birlikte abim bir taksiye bindi. O takside bize yer olmadığı için, ben de dayımla beraber başka bir taksi beklemeye koyuldum. Taksi bulduğumuzda abim gideli epey zaman olmuştu, eve çoktan vardığını düşünüyorduk ama evimizin yanındaki ara sokakta önümüze abimin bindiği taksi çıkıverince fikrimiz değişti tabii.

Dayım evimizi tarif etmek için taksiciye kibarca "Önümüzedeki taksinin gittiği yeri izlerseniz..." dedi. Ben o sırada içimden çığlık çığlığa "ÖNDEKİ TAKSİYİ TAKİP ET!" diye bağırıyordum. Yanımda dayım var, taksici de pek ciddi bir şey diye bunu sesli söyleyemedim tabii... Ama çok feci içimde kalmıştı. Arka koltukta büzüşerek sessiz sessiz "Öndeki taksiyi takip et... ihihi" dedim kendi kendime.

Bir gün... BİR GÜN!!! Yapıcam bunu. Bir taksiye binip, "Öndeki taksiyi/arabayı takip et!" diyeceğim. Belki o gün bunun gibi doğal bir yolla olacak ya da ben sırf bunu söyleyebilmek için bir senaro kurgulayacağım ama bunu yapacağım!

GENÇLİĞİMİ YAŞAYAMADIM LAN!

9 Haziran 2010 Çarşamba

Persona 4 ve Gerçek Hayat

Başlık biraz garip ama diyecek başka bir şey bulamadım.

Persona 4'ü oynamaya başladığım zaman, bir hafta sonra gece yarısına 20 dakika kala yağmur yağmaya başlaması beni çok heyecanlandırmıştı...

Persona 4'te, yağmurlu havalarda, gece yarısı, kapalı olan bir televizyona bakıldığı zaman, televizyonda bir şeyler görülüyor.

Yaz ayında durduk yere yağan bu yağmurdan dolayı çok heyecanlanmıştım ben! Zaten çabuk heyecanlanan, izlediğim, oynadığım şeylerden hemen etkilenen bir insanım. Bunun altında özel nedenler aramıştım!

Şimdi de tarih 09.06.2010. Geçen haftasonundan beri durmak bilmeyen bir yağmur var. Persona 4'te, birkaç gün devam eden yağmurdan sonra çıkan sisle beraber aksiyonlar kopuyor.

Sis çıkmasını tabii ki beklemiyordum. Durmaksızın yağan yağmur bile bana yetiyordu. Her akşam gece yarısı televizyonun boş ekranına bakıp durdum.

Sonra dün gece yağmur kesildi... Biraz üzülmüştüm ama yine de hevesimi aldığımdan dolayı canımı pek sıkmamaya çalıştım. Sonuçta bu oyunu oynadığım dönem böyle bir şey yaşamak benim için çok önemliydi. Sonra dün akşam annemin yanına, salona gittim. Evdeki tadilattan dolayı salonumuzun perdeleri takılı olmadığı için dışarıyı olduğu gibi görebiliyordum...

Ve dışarıda sis vardı!!!

Birkaç gün durmadan yağan yağmurun ardından, gece sis çıkmıştı!

Sevinçten ne yapacağımı bilemedim. Bu, benim için çok güzel bir rastlantı ^.^

Ya da değil... *gerilimli müzik*

Belki de yağmurlu gecelerde televizyon ekranına baktığımda bir şeyler gördüm. O özel kanal açıldı belki de... ve bunu herkesten saklıyorum.

Kim bilir?

Bence Persona 4 gayet gerçek!

2 Haziran 2010 Çarşamba

Bir Anne Kızını Nasıl Rezil Edebilir?

İnsanlar beni ne kadar 16 sansalar da, gayet 22 yaşında bir kızım. Biraz üşengeç, biraz da düzensiz bir bayan olduğumdan, regl dönemlerimi hiç not almam. Bu nedenle her an her yerde başıma hoş olmayan şeyler gelebilir! Ne zaman ki anneme sofrada tuzluğu sağ tarafa değil de sol tarafa koydu diye bir anda bağırmaya başlarsam, "o" günün yaklaştığını anlarım.

Dün annemle birkaç işimizi halletmemiz için Beşiktaş'a gitmiştik. İki gün önce televizyonda gördüğüm bir reklama ağlayacak kadar duygulandığım için, o malum günün yaklaştığını hissetmiştim. Bu nedenle, bir süre sonra durumları kontrol etmek için anneme tuvalete gitmem gerektiğini belirttim. O da beni oradaki bir balıkçıya soktu...

Ben kontrolümü yaptıktan sonra dışarıya çıktığımda annem beni restoranın hemen girişinde bekliyordu. Restoran, Beşiktaş'ta balık satılan yerin hemen yakınlarındaydı. Dışarıda ve içeride çalışanlar ve birkaç müşteri vardı.

Ve annem bana kapının önünden seslendi: "Sifonu falan çektin mi?"

Tekrar ediyorum. Ben 22 yaşındayım. Ve belirtmeliyim ki, evde sifonu çekmeme gibi bir alışkanlığım falan da yoktur. Yani annemin o an bunu söylemesini gerektirecek belirli bir nedeni yoktu.

O an ne yapacağımı bilemedim ve gülemseyerek "Ay anne 10 yaşında çocuk muyum ben? 22 yaşındayım. Sen de yani... Soruya bak" dedim. Annem de "Ne bileyim ben." dedi. Kadın ne yaptığından ve neden yaptığından habersiz!

Şu an hâlâ bunu yazarken yüzüm kızarıyor. Oradaki tüm çalışanlar ve müşteriler VE yoldan geçen insanlar eminim bunu duymuşlardır.

Siz siz olun, annenizle dışarıya çıkmayın.